İşe Giderken Okunanlar-2

FACTOTUM/Charles Bukowski

FAC.TO.TUM: her şeyi yapan, fac; yapmak anlamında, totum; herşey, bütün anlamında.

*Benden çok mu zekiydiler? Tek fark paraydı ve onu elde etme isteği.
Ben de yapardım! Para biriktirecektim. Bir fikir yakalayıp kredi alacaktım. İnsanları işe alıp kovacaktım. Masamın çekmecesinde viski bulunduracaktım. İri göğüslü, köşedeki gazeteci çocuğun görünce pantolonuna boşalacağı bir kıça sahip bir karım olacaktı. Ona ihanet edecektim ve o bunu bilecek ama servetimden faydalanmak için kabullenecekti. Yüzlerindeki hayal kırıklığını görmek için insanları işten atacaktım. Hak etmedikleri halde kadınların işine son verecektim.

MUTLULUK/Zülfü Livaneli

Baş rolde; MERYEM , İRFAN (profesör), Cemal (asker)

Oku: Nikos Kazancakis

* metanoya: kendinin ötesine geçmek, kendini aşmak, kendi olmaktan çıkmak.
*kimse hayatından memnun değil. herkes derin bir huzursuzluk içinde kıvranıyor; daha iyi bir hayata ulaşmak istiyor ama o yeni hayatın ne olduğunun da farkında değil.

rene magritte: sürrealist ressam. ama kendi kabul etmiyor. livaneli kitapta bu resme gönderme yapıyor.

* ancak rene magritte'in tablolarında görülebilecek bir şeydi bu. onun o büyülü, eşyanın boyutunu ve duruşunu değiştiren, yerçekimini hiçe sayan dehasının yaratabileceği bir nesneydi.

*insan insanın zehrini alır.

not: bu yazıyı eric satie-gnossienne, özellikle birinci bölümünü dinleyerek oku :)


IŞIK BAHÇELERİ/Amin Maalouf

baş rol : MANI

*senden bazı şeyleri sakladığımı kabul ediyorum. ama sana yalan hiç söylemedim. şu erik ağacının üstünde çiçek açmış bir tomurcuk görüp 'işte erik' desem, yalan mı söylemiş olurum? hiç de değil. sadece gerçeği bir mevsim önceden söylemiş olurum.

*ben bütün dinlerdenim ve hiçbirinden değilim. insanlara, bir ırka veya bir aşirete mensup olmak gibi, bir dinden olmayı öğretmişler. ben de diyorum ki size yalan söylemişler. her dinde, her düşüncede, ışıklı özü bulup, kabuğunu atmasını bilin.

*haoma: tanrıların iksiri.

BUKALEMUNLAR KİTABI/Jose Eduardo Agualusa

*geko: kertenkele familyasından

*bu bir geko evet. ama çok nadir bulunan bir tür. çizgilerini görüyor musunuz? bu bir kaplan gekodur. çok ürkek bir yaratıktır, hala haklarında pek fazla şey bilmiyoruz. ilk defa bundan beş altı yıl önce nambiya'da keşfedildiler. yirmi sene boyunca yaşayabilirler. inanılmaz bir gülüşleri var, gerçekten de insan gülüşünü andırmıyor mu?

*ben fotoğrafçı olduğumdan bile emin değilim. sadece ışık topluyorum. işte, bu benim parıltı alemim.

*bir insan genç olabilir. fakat bunun bir camın yere düşüp, tuzla buz olmasından hemen önceki sağlamlığından bir farkı yoktur.

*ye! portekiz de ovos moles :)

*ben size imkansız gerçeği vereceğim, siz de bana bayağı ve inanılası bir yalan vereceksiniz, tamam mı?

*pitanga: bir tür kiraz. surinam kirazı olarak da biliniyor.







İşe Giderken Okunanlar-1

Çok yıpratıcı bir işim ve uzun mesafeli bir yolculuğum olmasına rağmen her gün izlemeye doyamadığım eşsiz manzara beni karşılıyor. Her sabah geminin doğu tarafında oturup güneşi doğuruyor, dönüşte ters kısmında oturup güneşi batırıyorum. Kulağımda Alem Fm'den Nihat'ın sesi ile. Çok rutinleşen, hatta her sabah aynı taksi şoförüyle aynı köşede karşılaşmama kadar aynısı olan günlerimin farklılaşan kısmı sürekli değişen kitaplarım ve onların baş rollerinde yer alan bayan/erkek/çoluk/çocuk.

İşte kitaplarımdan kaptıklarım.

İki Yeşil Susamuru /Buket UZUNER

Başroldekiler: TEO, NİLSU ve SELEN
*anarşizm: yunanca yönetimsiz anlamına gelen 'an arkhos' kelimesinden gelir.
*"insan karakterini yaşamalı, aksi halde başkasının hayatını yaşıyor demektir" diyordu Teoman.

İZLE: 1900 Bertolucci, Novecento

OKU: Sevgi SOYSAL'ın kitaplarını oku, Yenişehir'de Bir Öğle Vakti kitabından başla!
Carol Joyce Oates oku!

*pseudonym : türkçe karşılığı, müstear. takma ad.

İYİ BİR ADAMA BİR İKİ SORU

Maden İyisin
Şimdi bizi iyi dinle:
Düşmanımızsın sen bizim
Dikeceğiz seni bir duvarın dibine.
Ama madem bir sürü iyi yönün var
Dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine
İyi tüfeklerden çıkan
İyi kurşunlarla vuracağız seni
Sonra da gömeceğiz
İyi bir kürekle
İyi bir toprağa.

Bertolt BRECHT



AYLAK ADAM-Yusuf Atılgan


Aylaklık döneminden çıktığım şu zamanlarda işimin evime uzak olmasının avantajı rafımda bekleyen kitaplarımın tozunu almış olmam :)

Lafı çok uzatmadan işte Aylak Adam'dan alıntılarım:

*Yoksa herşey ben olmadığım zaman benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?

*İnayet ola! Allah versin demekmiş.

*Bugün ki benim son aldanışım olmayacak, insanlara güveniyorum.

*Sigara içiyordu, ama acayip bir içişti bu. Avcunda saklı sigarayı ağzına götürüp çekiyor, bakınıyor, dumanı yere yere üflüyordu. Vay kerata saklıyor. Yoksa sigara içen dilenciye para vermezler mi?

*Alışmaktan korkuyordu. Böyle giderse kutsal yeri olacaktı. Bir yerleri olması kötüydü. Sonra insan kendinin değil, o yerin isteğine uygun yaşamaya başlardı.

*KENDİME NOT* The Naked and the Dead. Kitabı yapılacaklar listesine ekle, oku ve sonra filmini izle!
Ayrıca, Random Hause yayınevinin seçtiği en iyi yüz kitabı incele!

*Sen hiç gerçekten sevişen iki kişinin evlendiğini gördün mü?

*İnsanların kaçınılmaz ikiyüzlülüğünü görüyordum. Bir gazozluk dostlar.

*KUYARA: Kumda Yatma Rahatlığı :)

*Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak birşey olmadı mı insan yuvarlanır.

Tutamak sorunundan Oğuz Atay TUTUNAMAYANLAR şaheserini çıkarır. (bence ...)




çok küçükken gizlice bir diğeri ile değiştirilen bebek


'Changeling' kelimesinin Türkçe karşılığı. Niye İngilizcede böyle bir kelimeye ihtiyaç duymuşlar ve tek kelime ile ifade edebilecek kadar işi kolaylaştırmışlar, gerçekten anlayamadım. Bir gün biri anlarsa bana anlatmasını çok isterim.

Ama Changeling filmi Sahtekar olarak çevrilmiş Türkçeye ve bence sırf bu yüzden konusuyla ilgisini çekecek bu filmi pek çok kişi fark edememiş.

Ben çok etkilendim. Üstelik konu da gerçek olunca çok hızlı içine çekiyor.

Filmden kendime not alacak güzel replikler yakalayamadım ne yazık ki. Yalnızca, senaristimiz şu filmi gözümüze sokmuş filmin sonlarına doğru. Sırada onu izlemek var şimdi.

It Happened One Night, 1935 de bütün Oscar ödüllerini toplamış.






YE, DUA ET, SEV-1



Depresyona girmiş bir yazarın, önüne çıkan fırsatları doğru değerlendirmesi ve bu fırsatları bir kitaba hatta filme dönüştürmeyi başarması.
Kitap, üç bölümden oluşuyor.

İlk bölüm, yemek ve İtalya. Baş karakterimizin adı; Elizabeth Gilbert

Bölüm 1: Yediğiniz gibi konuşun!

*ciao! : hem merhaba hem de hoşçakal anlamına geliyor. (aloha gibi) Orta Çağ Venedikleri tarafından samimi bir selamlama için kullanılan, Sono il suo schiavo, cümlesinin kısaltmasıdır.

*Yazarın, İtalya'da ki favori çeşmelerinden biri. Villa Borghese'de yer alan çeşme; baba keçi tanrı ve anne normal insandır. Elindeki bir salkım üzümün tadını çıkaran bir bebekleri vardır.

*toga: Vücuda sarılan kumaştan oluşan, karakteristik Antik Roma giysisi. Buradan farklı toga modellerine ulaşılabilir.

*gelataria: İtalya'nın algidası ve yazar bu markanın donmuş pirinç pudinginin cennette bulunmasını istiyor.

*il bel far niente: hiçbir şey yapmamanın güzelliği; İtalyanlar geleneksel olarak çok çalışkan olmuşlardır ve bütün yapılanların hedefi, hiçbir şey yapmıyor olmanın güzelliğidir.

*l'arte d'arrangiarsi: hiçbir şeyden birşeyler yapabilme sanatı. Yalnızca zengin olanlar değil, mutluluk konusunda yeteneğini olan herhangi bir kimse bunu yapabilir.

*Ben geçirgen bir zarım. Eğer sizi seversem, herşeye sahip olabilirsiniz. Zamanıma, kıçıma, parama, aileme, köpeğime, köpeğimin parasına, ve zamanına; herşeye sahip olabilirsiniz.

*tifoso: taraftar; tifüs sözcüğünden türemiş. Yani, aşırı ateşli olan kişi demek. "Eşlerimizi değiştirebiliriz, işlerimizi, uluslarımızı ve hatta dini inanlarımızı bile değiştirebiliriz, fakat takımımızı asla değiştiremeyiz." diyor Luca Spaghetti.

*Kendime not: Napoli'ye gidiyorsun ve Pizzeria de Michele'de pizza yiyorsun !!!

*Güzellik, güzelliği çeker.

*parla coma magni: yer gibi konuş, nasıl yiyorsan öyle söyle.

*oy vey! : yahudilere özgü bir şaşkınlık ifadesi.

*codega: Orta Çağ'da erkekler için kullanılan bir mesleki ünvan. Gece elinde bir fenerle önden yürümesi, size yolu gösterip şeytan ve hırsızları ürküterek bütün o karanlık sokaklar boyunca size güven ve koruma sağlaması için kiraladığınız biri.

*Goethe demiş ki ; "Sicilya'yı görmeden, kişi İtalya'nın neye benzediğine dair net bir fikre sahip olamaz."

PİLAV

Geçen gün markete gittiğimde pirinç çeşitlerine takıldım kaldım. Ben farketmeyeli pekçok çeşit türemiş. Eve gelip araştırmalıyım dedim ve eve gelip araştırdım, işte şimdilik bir fikrimin oluşmasını sağlayan bilgiler.

Pirinç Çeşitleri


Basmati Pirinci
Aromatik (kokulu) pirinç Hindistan ve Pakistan'da yetiştirilmektedir. Güzel bir lezzet ve kokuya sahip olup Biryani ve Pilav gibi Hindistan yemeklerinin yapımında kullanılmaktadır. Pişirildiğinde kuru ve tane tanedir. Sadece uzunlamasına şişerek ince uzun bir şekil alan uzun taneli bir pirinçtir. Perde pilavı içinde badem ile birlikte hem görünüm hem tad olarak mükemmel olur.




Jasmine Pirinci
(Tayland kokulu pirinci,Yasemin Pirinci)
Bu diğer bir aromalı pirinç çeşididir. Lezzeti,
Basmati pirincinden biraz daha azdır. Orijini
Tayland olup bir çeşidi aynı zamanda Amerika'da
yetiştirilmektedir. Piştiği zaman yumuşak ve oldukça
yapışkan bir yapıya sahip olduğundan diğer uzun
daneli pirinçlerden kolaylıkla ayırt edilir. Yağı az, suyu çok çeker.





Rizotto Pirinci (Arborio)
Orijini İtalyan olan orta taneli bir pirinçtir.
Aynı adı taşıyan

bir yemeğin yapımında kullanılır. Ağırlığının 5 katı kadar su
çeker ve pişme esnasında nişasta ayrılarak (salarak) taneye
krema benzeri yumuşak bir yapı sağlar. Birbirine yapışmayan
kabaran bir pirinç yemeği arzu edildiğinde bu pirinç kullanılmamalıdır.

not: bilgilerin çoğunu şu linkten aldım.