Maraz

Benim için ilk kitabı, Hande Altaylı'nın ise ikinci kitabı olan ve Remzi Kitabevi'ne ait MARAZ'dan alıntılar:

* İyi insanların vicdanlarını rahatlatmak için yapmayacakları şey yoktur. Sırf başkaları onların iyi olduğunu düşünsün diye analarını bile satarlar.
* Bazen bencilliğin en büyük erdem olduğunu düşünüyorum. Daha az yalan, Daha çok gerçekten oluşuyorsun o zaman.
* Aslı: Ölümden korkuyor musunuz?
Münevver hanım: Elbette korkuyorum. Belki inançlı olsaydım daha az korkardım. Ama inancım yok. Size tavsiyem inanabiliyorsanız inanın. Bir zararı yok.
Aslı: Siz niye inanmıyorsunuz o zaman?
Münevver hanım: Çünkü ben Tanrı'nın bize bunları niye yaptığını hiç anlamadım. Farklı mizaçlarda yaratılıp, aynı sınava tabi tutulmamızın sebebini, öyle bir sınavın neden gerektiğini, neden en başta kusursuz yaratılmadığımızı, içimize kötülük koyup sonra bizi bunun için yargılamayı aklım bir türlü almadı ama en başta onun bunu neden yaptığını anlamadım.
*Geçmiş geçmemiş, gelecek gelmemiş ama dünya yeniden kurulmuştu.

TDK'ya göre 'maraz', hastalık veya dayanılması güç bir durum anlamına gelirken; Hande Altaylı yapmış olduğu bir röportajda "Kitabın adı neden 'Maraz' ? " sorusuna şu cevabı veriyor:
"Biliyorsunuz, maraz hastalık demek. Ama bunun yanında huysuzluğa, geçimsizliğe, ruhsal sıkıntılara dair güçlü çağrışımlar yapıyor. Kitaptaki karakterlere baktığınızda hepsi aslında çok sıradan insanlar ve hepsinin sıradan insanlara ait bozuklukları var. Hepimizde olan ya da hepimizin maruz kaldığı marazlar..."

ironi

" Kötüler Tanrı'yı, Tanrı ise iyileri kullanır. "
Ne kadar kullandım, ne kadar kullanıldım bilmiyorum ama yedi yıl önce kıyamet kopan bu evde şu an tatlı bir huzur var...

Transsiberian

Biraz saçmalıklar vardı. Özellikle içi matruşka dolu çantadan kurtulamamayı başarmak da ayrı bir yetenek istiyor. Yine de film genel olarak bence çok güzeldi. İşte bende iz bırakan sözler:

*"Bütün şeytanlarım ölürse, meleklerim de ölür" Tennessee Williams
*Hayat bir yolculuktur, varış noktası değil.
*"Yalanlar insanı ileri götürür, ama bir daha geri getirmez" Rus atasözü

"Ölümün zıttı, arzudur!" diyen Tennessee Williams'ı biraz araştırınca ister istemez ölüm şekline takılıp kaldım. Bir şişe kapağı boğazına takılıyor ve boğularak ölüyor, ama neyin kapağı olduğu biraz karmaşık. Yıllardır kullandığı göz damlası kapağı veya burun damlası kapağı ya da içtiği içki şişesinin kapağı.

Nasıl boğulduğu biraz hayalgücümüze kalsada, Tennessee Williams hakkında daha fazla bilgi alabilmek için ARA GÜLER'in YERYÜZÜNDE YEDİ İZ adlı kitabını ayın başı olur olmaz alacağım.

Total Eclipse

Arthur Rimbaud ile Paul Verlaine'ın eşcinsel hayatını anlatan 1995 yapımı biyografik bir film. Biyografik hikayeler herzaman çok ilgimi çekti. Belki bu yüzden, belki Rimbaud' u bu kadar eksiksiz gösterdiğinden, belki de Jim Morrison'ın en sevdiği şairlerden biri olduğundan ben bu filmi çok beğendim.


İşte filmden alıntı replikler:

*Rimbaud : Aileleri ya da evli kişileri birbirine bağlayan her neyse bu aşk değil. Bu aptallık. Bencillik ve korku. Aşk diye bir şey yok.
Verlaine : Yanılıyorsun.
Rimbaud : Kendi çıkarların vardır. Kişisel faydalara bağlı bağlılıklar vardır. Kayıtsızlık vardır. Ama aşk yoktur. Aşkın yeniden icad edilmesi gerek.

*Verlaine : Siz şair ruhu ne demek anlamıyorsunuz. Eğer bir kitabı okumak isterse gider ve o kitabı çalar anladın mı?

*Verlaine : Matilda'nın vücudunu seviyorum.
Rimbaud : Ruhunu sevmiyor musun?
Verlaine : Bence ruhu sevmek vücudunu sevmek kadar önemli değil. Nede olsa ruh ölümsüzdür. Ruh için bir sürü zamanımız olacak. Peki ya et? Çürür. Beni sadık yapan ete olan aşkım.

*Rimbaud: En büyük korkun?
Verlaine: Cüzdanımın yerini unutmakdan korkarım. Senin en büyük korkun ne?
Rimbaud: İnsanların benim onları gördüğüm gibi görmesi.

*Rimbaud : Artık yazmıyorum.
Verlaine : Ama neden?
Rimbaud : Söyleyecek bir şeyim kalmadı da ondan. Söylenecek ne varsa başta söylemiştim.
Verlaine: Bu saçmalık
Rimbaud : Ne yaptıysam bir şeyleri değiştirmek için yapmıştım. Dünyayı değiştirecektim. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ama işe yaramadı. Dünya çok yaşlı ve yeni hiçbir şey yok. Her şey söylendi.

Alice in Wonderland

Sık sık takip ettiğim bir blogdan çok süper bi haber öğrendim bugün. Tim Burton; 2010 yılında Alice in Wonderland' ı çekiyormuş, hem de vazgeçilmezi Johnny Depp ile.
Bu haber azıcıkda olsa keyfimi yerine getirdi. Çok güzel olacak :)

Easy Rider

Tüm karakterlerin neredeyse doğaçlama, içinden geldiği gibi hareket ettiği; Peter Fonda, Dennis Hopper ve Terry Southern tarafından yazılan bir yol filmi. Ama daha önemli bir ayrıntı, Jack Nicholson'in ilk film deneyimi.
İşte filmi izlerken ben de iz bırakan vurucu cümle&replik&özlüsöz:
* -Daha ne kadar yolumuz var?
-Bilmiyorum. Fazla değil.
-Sabah da, öyle demiştin.
-Bazen bütün gün söylerim.
* Başlamak şanssızlık getirir.
* İnat maraz doğurur.
* Her zaman her istenen değişiklik yapılamaz.
* Sakın kimseye özgür olmadığını söylemeye kalkma.
Öldürerek ya da sakat bırakarak aksini ispatlamaya kalkacaktır.
Soluk almadan sana kişisel özgürlük hakkında saatlerce vaaz verecektir.
Ama karşısına özgür bir birey çıkınca, bundan rahatsızlık duyar...
* "Tanrı yoksa, Onu yaratmak gerekecektir."
* "Ölüm insanın kötü namını örter. İyi mi, kötü mü karar verir!"
* -Senin güzel olmanı istiyorum.
-Ben hep şirin olmak istedim.
-Beni dinle.
Senin güzel olmanı istiyorum.

Gregor Samsa

Franz Kafka’nın zamanında 'insan neslinin ürettiği en harika edebiyat yapıtı' olarak seçilen, orjinal ismi die Verwandlung (Değişim/Dönüşüm) olan bu kitap, şu cümle ile başlıyor: "Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu."

İlk cümlesi ile insanı içine çekmesini başaran F.Kafka; kitap kapağına kesinlike böcek resmi konmasına karşı çıkmış. Çünkü ona göre; Gregor Samsa, başına talihsizlik gelmiş bir insanmış.

Yine de gözüme güzel gözüken iki tane yaratıcı örnek:



Kitap beni çok etkiledi. Ama benden önce, 2002 yılında Batı Virginia’lı bir topluluğu çok etkilemiş ki, bu gençlik 'Gregor Samsa' ismi ile post-rock grubu kurmuş. Ne yazık ki ben ancak keşfedebildim. Müzikler her ne kadar hüzünlü gibi olsa da insana hüzün değil huzur veriyor.
İşte hüznün huzuru:


Du Meine Leise - Gregor Samsa

Yemek Manzarası


Bigumigu sayesinde tanıdığım Carl WARNER; ekmek, brokoli, patates, hindistan cevizi gibi yiyecekler ve tabii ki photoshop kullanarak çok güzel manzaralar yaratmış.
Dikkat, deneme dürtüsü gelebilir :)

NOT: Resimlerin üzerine tıklayarak orjinal boyutunu görebilirsiniz.

AŞK

Mevlana ve Şems’in ilahi aşkından yola çıkarak çağdaş kahramanlar arasındaki dünyevi bir aşkı anlatan Elif Şafak'ın yeni kitabı AŞK'ı büyük bir hızla alıp, okumalıyım.
Ayrıca bi dip not; Teoman, Elif ŞAFAK'ın yazdığı bir şiiri bestelemiş ve yeni çıkacak olan albümünde yer alacakmış.

HAYATIN TARİF KİTABI

Hürriyet yazarı olan Arman KIRIM'ın 2004-2008 yılları tarihleri arasında yayınlanmış olan yemek yazılarını toplu halde bulabileceğiniz bir çalışma. Bu çalışmayı diğer yemekli kitaplardan ayıran ise, resimleri CD halinde ek olarak verilmesi.Ekteki CD'nin içinde yüksek kaliteli 750 tane resim var ki bu, bir yemek kitabı için gerçekten bir dünya rekoruymuş.

PARAFİN

Berbat bir hafızam olduğu için; ne öğrendiysem, ne okuduysam,ne izlediysem ve neler yapmayı planlıyorsam artık hepsi burada yer alacak. Bu bloğu tamamen kendi menfaitim için kullanacağıma söz veriyorum :)


Dün arkadaşımla sohbet ederken elma kabuğunun sahte parlaklığından konu parafine geldi. Neymiş bu parafin?
Bir mum çeşidi olarak bilinen parafin, ham petrolün rafinasyonu sırasında elde edilen bir yan ürünmüş. Erime/Donma sıcaklığı farkından yararlanarak katılaşan parafin yağlı kısımdan süzülerek ayrıştırılır ve muma dönüştürülür.
Ayrıca;parafine batırılmış veya parafinle kaplanmış sıvı ve katı yiyeceklerin saklanmasında kullanılır. Çünkü parafin mumları reaksiyona girmez.
Parafinin parlaklığından bir de şu şekilde yararlanabilirsiniz.